Akciğer vücudumuzun oksijen gereksinimini sağlayan, solunum sistemi organıdır. Her organ gibi akciğer de birçok hücreden oluşur. Bu hücreler, akciğerin normal olarak görevini yapabilmesi için ihtiyaç doğrultusunda bölünerek çoğalırlar. Akciğer kanseri, yapısal olarak normal akciğer dokusundan oluşan hücrelerin ihtiyaç ve kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasıdır. Burada oluşan kitle öncelikle bulunduğu ortamda büyür, daha ileriki aşamalarda ise çevre dokulara veya dolaşım yoluyla uzak organlara yayılarak (karaciğer, kemik, beyin vb. gibi) hasara yol açarlar. Bu yayılmaya metastaz adı verilir.
Akciğer kanseri, başlıca iki alt türde görülmektedir. Bunlar;
• Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri (KHDAK):
Tüm akciğer kanseri vakalarının yaklaşık %85’ini oluşturur ve küçük hücreli tiplere göre daha yavaş ilerler.
• Küçük Hücreli Akciğer Kanseri (KHAK):
Daha az yaygın olmakla birlikte hızlı seyirli ve agresif bir tümör tipidir. Akciğer çevresindeki dokulara ve dolaşım sistemi yoluyla uzak organlara (karaciğer, kemik, beyin vb.) kısa sürede yayılabilir.
Dünya genelinde akciğer kanseri, erkeklerde en sık görülen, kadınlarda ise ikinci sıklıkta izlenen kanser türüdür. Kanser kaynaklı ölümler arasında ise ilk sırada yer almaktadır. Küresel kanser veri tabanı olan GLOBOCAN 2022 verilerine göre, dünyada bir yıl içerisinde yaklaşık 2,5 milyon yeni akciğer kanseri vakası görülmüş, 1,8 milyon kişi akciğer kanseri nedeniyle yaşamını yitirmiştir.
Akciğer kanseri için risk faktörlerine bakıldığında;
• Sigara, pipo, nargile, puro vb tütün ürünleri kullanmak,
• Sigara dumanına maruz kalmak (pasif içicilik),
• Çevresel ve Mesleki Maruziyetler (Asbest, arsenik, krom vb maruz kalmak),
• Herhangi bir nedenle yoğun radyasyona maruz kalmak,
• Hava kirliliğinin yoğun olduğu bölgelerde yaşamak,
• Ailede akciğer kanseri öyküsü olması
Tütün dumanı 7.000’den fazla kimyasal madde içermekte olup, bunların en az 70’i kansere yol açtığı bilinen maddelerdir. Sadece sigara değil; puro, pipo ve elektronik sigara gibi yeni nesil ürünler de akciğer kanseri riskini artırmaktadır. Tütün ürünlerinin dumanındaki toksik karışımlar, bronş epitelinde DNA hasarına yol açarak tümör gelişimini tetiklemektedir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, her yıl 1,3 milyon kişi pasif tütün dumanına (pasif içicilik) bağlı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmektedir. DSÖ, pasif etkilenimin akciğer kanserine yol açtığını ve maruziyetin “güvenli bir düzeyinin” bulunmadığını vurgulamaktadır. Bu nedenle, dumansız hava sahası uygulamaları ve ev içi maruziyetin azaltılmasına yönelik önlemler, aktif tütün kullanımını azaltmanın yanı sıra toplumun kanser yükünü de azaltmaktadır.
Ülkemizde erkeklerde trakea, bronş ve akciğer kanserleri en sık görülen kanserler arasında ilk sırada yer almakta; kadınlarda ise dördüncü sırada bulunmaktadır. En güncel verilere göre ülkemizde her yıl yaklaşık 30 bin kişi akciğer kanseri tanısı almakta, 23 bin vatandaşımız bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Vakaların yalnızca %17’si erken evrede saptanabilirken, %24,3’ü bölgesel, %58,6’sı ise uzak organ yayılımı evresinde tanı almaktadır. Tanı alma medyan yaşı 65’tir.
Akciğer kanserinin en sık gözlenen belirtileri şunlardır:
• Geçmeyen veya giderek kötüleşen öksürük
• Öksürükle birlikte kan veya kanlı balgam çıkarmak
• Nefes alırken, öksürürken veya gülerken artan göğüs ağrısı
• İştahsızlık, halsizlik, yorgunluk ve kilo kaybı
• Ses kısıklığı
• Nefes darlığı
• Tekrarlayan veya geçmeyen bronşit ve/veya zatürre atakları
Akciğer kanserinin küçükken ve yayılmadan önce, erken bir evrede tespit edilmesi, başarılı bir şekilde tedavi edilme olasılığını arttırır. Ancak genellikle akciğer kanseri belirtileri, hastalık ileri bir evreye gelene kadar ortaya çıkmaz. Akciğer kanseri bazı belirtiler gösterse bile, enfeksiyon ya da sigaradan kaynaklanan etkiler olarak düşünüldüğü için atlanır ve tanı gecikir.
Akciğer kanseri tanı süreci; fizik muayene, akciğer grafisi, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MR), bronkoskopi ve biyopsi yöntemlerini kapsar. Ayrıca, genetik mutasyonların ve biyobelirteçlerin belirlenmesine yönelik moleküler testler, doğru tanı koyulması ve kişiye özel tedavi planlanmasında önemli rol oynamaktadır.
Tedavi yaklaşımı; hastalığın evresi, yerleşimi, hastanın yaşı ve eşlik eden sağlık durumlarına göre belirlenmektedir. Multidisipliner bir ekip çalışması gerektiren bu süreçte cerrahi, kemoterapi, radyoterapi, hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapi gibi seçenekler uygulanmaktadır.
Tütün ve tütün ürünlerinin kullanımına atfedilen akciğer kanseri oranının erkeklerde %89,9 kadınlarda ise %43 olduğu belirtilmektedir. Bu istatistikler dikkate alındığında, ülkemizde bir yıl içerisinde ortaya çıkan yaklaşık 25 bin akciğer kanseri vakasının önlenebilir olduğu söylenebilir. Tütün ürünlerini bırakmak, her yaşta ve her dönemde sağlık açısından önemli faydalar sağlar. Sigaranın bırakılmasından 10 yıl sonra akciğer kanseri riski, içmeye devam eden bir bireye kıyasla yaklaşık %50 oranında azalır.
Tütün ürünü kullanan vatandaşlarımız, bu bağımlılıktan kurtulmak için Bakanlığımız tarafından sunulan hizmetlerden faydalanabilirler:
• ALO 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı
• Sigara Bırakma Polikliniği
• Mobil Sigara Bırakma Polikliniği
Bu birimlerde, bilimsel etkinliği kanıtlanmış ilaç tedavilerine ücretsiz erişim sağlanmaktadır.
Akciğer kanserinde belirtiler genellikle belirsiz seyretmekte, bu durum geç teşhise yol açmaktadır. Farkındalık, erken tanı ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları ile akciğer kanserinin önlenmesi ve erken evrede saptanması mümkündür.
Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı vesilesiyle vatandaşlarımızın;
• Tütün ve tütün ürünlerini kullanmamaları,
• Dumansız hava sahası uygulamalarına destek vermeleri,
• Sağlıklı yaşam alışkanlıklarını benimsemeleri,
büyük önem taşımaktadır.